42,2535$% 0,25
48,8282€% 0,46
55,6437£% 0,25
5.599,03%0,30
4.126,56%0,38
10.789,03%-1,24
Rolls-Royce, sanat dünyasıyla kurduğu derin bağı kutlarken, markanın en prestijli modeli Phantom’un sanatla örülü 100 yıllık yolculuğunu gözler önüne seriyor. Phantom, yalnızca bir otomobil değil; zamanla bir sanat eseri, bir ilham kaynağı ve yaratıcıların gözünde adeta bir tuval haline geldi.

Rolls-Royce’un tarih sahnesine çıkışından bu yana, markayla özdeşleşen birçok sanatçı oldu. Salvador Dalí, Andy Warhol, Henri Matisse, Pablo Picasso, Christian Bérard ve Cecil Beaton gibi sanatın dev isimleri Rolls-Royce ile seyahat etti. Öyle ki, Royal Academy of Arts’a tam üye seçilen ilk kadın sanatçı Dame Laura Knight, Phantom’u adeta bir gezici atölye gibi kullanarak hipodromlarda araç içinden resim yaptı. Dünyaca ünlü koleksiyonerler Jacquelyn de Rothschild, Peggy Guggenheim ve Nelson Rockefeller da bu eşsiz tasarıma ilgi gösterdi.
Ancak tüm bu ilişkiler arasında en dikkat çekeni, Phantom ile sanat dünyası arasındaki kalıcı ve etkileyici bağ oldu. Sekiz nesildir üretilen Phantom, sadece bir lüks aracı değil, aynı zamanda Saatchi Galerisi’nden Smithsonian Tasarım Müzesi’ne kadar birçok saygın kurumda ve bağımsız sergide bir sanat eseri olarak sergilendi.

1955’te Salvador Dalí, Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde vereceği bir konferans için bir arkadaşının siyah-sarı Phantom’unu ödünç aldı. Aracın içini 500 kilogram karnabaharla doldurarak Paris sokaklarında dolaştı. Sorbonne’un önünde aracı durdurup kapıları açtığında, yüzlerce karnabahar yere döküldü. Dalí’nin “Paranoyak Eleştirel Yöntemin Fenomenolojik Yönleri” konulu sunumundan ziyade, bu performansı akıllarda kaldı.
Rolls-Royce, bu ikonik olayı onurlandırmak adına çağdaş bir sanatçıyla birlikte, bu unutulmaz anı yeniden yorumlayan özgün bir sanat eseri yarattı. Bu, Dalí’nin Phantom’a olan ilgisinin tek örneği değildi. 1934’te yayımlanan Les Chants de Maldoror adlı eserde, Phantom’un buzlarla kaplı ıssız bir manzaradaki gerçeküstü tasviri yer aldı.
Dalí’nin ardından Warhol sahneye çıktı. 1965’te New York’ta Dalí ile tanışan Warhol, yıllar sonra kendine ait bir Phantom satın aldı. 1938 model olan ve sonradan shooting brake tarzına dönüştürülen bu araç, 1972’de Zürih’te bir antikacıda keşfedildi ve Warhol’un garajına taşındı. Warhol’un bu aracı, 1978’e kadar onunla birlikteydi. Rolls-Royce, Warhol’un mirasını onurlandırmak için günümüzde çağdaş bir sanatçıyla iş birliği yaparak Pop Art’tan ilham alan bir tasarım geliştirdi.

Rolls-Royce’un ikonik simgesi “Spirit of Ecstasy”, markanın sanatla ilişkisinin temelini oluşturuyor. 1911’den bu yana Phantom’un önünü süsleyen bu heykel, sanatçı Charles Sykes’ın elinden çıktı. Yunan mitolojisinden ve seyahatin zarafetinden ilham alan bu figür, her Phantom’a adeta bir ruh kazandırdı. Sykes’ın sanatı, Rolls-Royce’un tanıtım kataloğundan müzelere uzanan bir yolculuğa çıktı ve mirası kızı Jo Sykes ile devam etti.
Bugün Phantom, ikinci yüzyılına girerken bir araçtan fazlasını temsil ediyor. Sanatseverler, koleksiyonerler ve yaratıcı zihinler için Phantom, kişisel ifade biçiminin güçlü bir aracı, zaman ötesi bir tasarım ve sanatsal vizyonlara ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Rolls-Royce Motor Cars
YAPAY ZEKA İLE DERTLEŞİRKEN BU 7 UYARIYA DİKKAT!
1
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Ailelere Çağrı
2
CHP Lideri Özgür Özel’e Saldırı
3
Kanal İstanbul Projesi Hakkında Bakan Abdulkadir Uraloğlu’ndan Açıklama
4
DEM Parti İmralı heyeti, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüştü
5
Ekrem İmamoğlu’ndan Silivri’de Tarihi Savunma: “Benim Tek Tehditim Sandıktır”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.