41,9106$% 0,23
48,6540€% 0,43
55,7620£% 0,24
5.472,02%-1,81
4.061,30%-1,58
10.980,07%3,50
İsrail’in Gazze’de işlemeyi sürdürdüğü savaş suçlarını araştırmak üzere küresel ve bağımsız bir girişim olarak başlangıç toplantılarının ardından Londra’da kurulan, ardından ilk halka açık oturumu Saraybosna’da gerçekleştirilen Gazze Mahkemesi’nin Nihai Oturumu İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda başladı. Akademisyenler, insan hakları savunucuları, medya ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen Mahkeme’nin açılış konuşmasını BM eski Filistin Raportörü ve Mahkeme Başkanı Prof. Dr. Richard Falk yaptı. Falk, konuşmasında “Şu an kritik bir andayız. Soykırım saldırısı altındayız. Gazze ve Batı Şeria’da büyük sorunlar yaşanıyor. İnsanlar füzeler ve bombalar altında. İnsani yardım tedariki şu anda yeterli gelmiyor. Soykırımın bittiğini düşünmemeliyiz; barışın yolda olduğunu biliyoruz, ancak şu anda tetikte olmamız gerekiyor. Gazze’de nüfus her gün zorlanmaya devam ediyor. Evsizlik, açlık, hastalıklar, yaralanmalar ve ölümlerle mücadele ediyorlar. Bu kaos içinde İsrail propagandasıyla da karşılaşılıyor. Gazze’deki dengesizlik bölgedeki korkunun yönetildiğini gösteriyor” ifadelerine yer verdi.
“Mücadele devam ettiği sürece adaleti sağlayabileceğimize inanıyorum”
Uluslararası mahkemelerin Gazze’de yaşananların altyapısına dair incelemeler yaptığını anlatan Falk, “Gazze Mahkemesi, burada aktif bir vicdan olarak karşımıza çıkıyor. Bu mahkemeye, sivil toplumun da dahil olması gerekiyor. Gazze Mahkemesi, gerçekleri anlatan ve Gazze’deki korkunç durumları açığa çıkaracak enstrümanlardan biri olarak öne çıkıyor. Önümüzdeki iki yıl içinde buradan bir aksiyon alınması ve adaleti merkeze alan, sürdürülebilir, kalıcı bir barışa ulaşılması için Filistinlilerin katılımının sağlanması gerekiyor” dedi.
Gazze Mahkemesi’nin hedefinin sadece soykırımın tespit edilmesi değil, aynı zamanda buradaki savaşın “meşru” olmadığını ortaya koymak ve sembolik politikaların ötesinde bir duruş ve hareket oluşturmak olduğunu aktaran Falk, şöyle devam etti:
“Arka planda yanıltıcı diplomasi ve sözde barış uygulamaları takip ediliyor; siyonist politikaların Filistinlileri tamamen silme yönünde olduğu iddia ediliyor ve “Büyük İsrail” hedefleri buna bağlanıyor. Bu tür tasarıların devlete sızdırılması ve bu eylemlere zemin hazırlanması kabul edilemez. Tekrarlanan ateşkes ihlalleri bize barış yolunun tercih edilmediğini gösterdi. Bunun yerine Hamas’ı provoke ederek karşılık alınması ve bunun bahane edilerek soykırım saldırılarına devam edilmesi tercih ediliyor gibi görünüyor. Bu durumda Gazze Mahkemesi Vicdan Jürisi’nin bizimle beraber bu aciliyeti paylaşmasını ve gerçeği ortaya koymasını umuyoruz. Şimdi birlik olma ve dayanışma zamanıdır. Filistinlilerin temel haklar için verdikleri mücadelenin tanınması, onlara haklarının sağlanması, İsrail’in yaptığı hareketlerin hesabının sorulması ve sorumluların yargılanması gereken bir dönemdeyiz. Çifte standartları ifşa etmemiz gerekiyor. Uzun vadede açık, şeffaf bir biçimde bu soykırımın varlığını belgeleyip masum insanlar üzerindeki etkisini kanıtlıyoruz. Bu mahkemenin görevlerini sürdürmesi ve adaleti sağlama çabaları devam edecektir. Mücadele devam ettiği sürece adaleti sağlayabileceğimize inanıyorum.”
Uluslararası Sistem Soykırımı Durduramadı
Falk’ın konuşmasının ardından Mahkeme’nin kurullarını tanıtmak amacıyla düzenlenen ilk oturumda, Boston Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Susan Akram Gazze Mahkemesi’nin “Uluslararası Hukuk Kurulu”, BM eski İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü Craig Mokhiber, “Uluslararası İlişkiler ve Dünya Düzeni Kurulu”, Kuzey Carolina Üniversitesi’nden Tarih profesörü Cemil Aydın “Tarih, Etik ve Felsefe Kurulu” adına konuşma yaptılar. Mahkeme üyesi ve Londra Queen Mary Üniversitesi’nde Hukuk ve Küreselleşme alanında çalışan Prof. Dr. Penny Green ise Saraybosna’da gerçekleşen ilk halka açık oturumun özetini paylaştı.
Prof. Dr. Akram, Gazze Mahkemesi’nin amacının, “var olan yasal çerçeve ve mahkemelerde soykırım, etnik temizlik ve sivil nüfusa yönelik hedefli teknoloji kullanımı gibi konulardaki zayıflıkları tespit etmek” olduğunu vurgulayarak, “Genel olarak karşı karşıya olduğumuz zorluk, en önemli görevi olan soykırım gibi en kötü uluslararası suçu önlemek ve durdurmakta tamamen başarısız olan uluslararası ekosistemle ilgilidir.” dedi.
Craig Mokhiber da “İsrail’in suçlarının canlı bir şekilde yayımlanmasına rağmen uluslararası sistemin açık beyanı Filistin’deki soykırımı durdurmayı başaramadı.” diye konuştu.
Tarih profesörü Cemil Aydın ise İsrail’in “kitlesel imhayı” “devlet güvenliği için bir gereklilik” olarak meşrulaştırdığına dikkat çekerek, “Soykırımlar her zaman bir güvenlik mantığı ile gerçekleştirilir.” dedi.
26-29 Mayıs tarihlerinde Bosna Hersek’in Saraybosna kentinde düzenlenen ilk halka açık oturumun özetini paylaşan Prof. Dr. Penny Green de şunları söyledi:
“Sivil toplum, devletlerin yıkıcı şiddetini tespit etmek, toplamak, analiz etmek, adlandırmak ve meydan okumak konusunda uluslararası hukuktan çok daha etkili bir güç olduğunu kanıtladı. İsrail’in devam eden soykırımı, BM sisteminin bugüne kadar savaş suçlarını, insanlığa karşı suçları ve soykırımı önleme ve cezalandırma konusunda tam bir başarısızlık yaşadığını gösteriyor.”
Tarihsel Köklere Işık Tutuldu
Öğleden sonraki “Kök Nedenler” oturumunda Amerikalı tarihçi Ussama Makdisi, Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler profesörü Avi Shlaim, akademisyen Lana Tatour, İsrailli-Amerikalı antropolog Jeff Halper, Filistin’de sağlık hakkı üzerine araştırmalar yapan Rania Muhareb, Filistinli insan hakları avukatı Rabea Eghbaria, Yunanistan’ın eski Maliye Bakanı Yanis Varoufakis siyonist sömürgecilik, ırkçılık ve soykırımın tarihsel köklerine ışık tuttu.
İlk günün son oturumunda ise İsrail’in işlediği savaş suçlarına ilişkin uzman ve tanık görüşlerine yer verildi. Filistinli akademisyen Haider Eid ve Amerikalı-Filistinli hukukçu Noura Erakat uzman görüşlerini sunarken, gazeteci Israa Alsharif, soykırımda ailesinin birçok ferdini kaybeden Radwan Abu Muammar, Samer Abu Foura, Mahmoud Alkhatib, Raghad Suleiman da soykırım mağduru sıfatıyla yaşadıklarını anlattılar.
Gazze Mahkemesi 23 Ekim’de İstanbul’da Başlıyor
1
Jeopolitik Eksenin Kilit Ülkesi Türkiye, Bölgesel Stratejiler ve Dış Güçlerin Sınırlamaları
2
Erdoğan’dan Altı Lidere Kritik Çağrı: “İsrail Durdurulmazsa Bölge Cehenneme Döner!”
3
İran’ın Detaylı Tarihi
4
Ankara’dan Washington’a Diplomatik Köprü: Erdoğan-Trump Hattında İsrail-İran Krizi!
5
Labubu Savaşı: Pop Mart Mağaza Satışlarını Geçici Olarak Durdurdu!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.